GDO’nun Zararlarıyla İlgili Yapılmış 10 Bilimsel Çalışma – Bölüm 1

  • 16 Temmuz 2016
  • 248 kez görüntülendi.
GDO’nun Zararlarıyla İlgili Yapılmış 10 Bilimsel Çalışma – Bölüm 1

Geçtiğimiz birkaç yıl içinde birçok ülke GDO’lu ürünlerin ithalatını, üretimini ve satışını tamamen yasakladılar ve bunun için geçerli bazı sebepleri var. Bu ülkelerden bildiğimiz en sonuncusu da Rusya oldu. Rusya hükümeti GDO’lu ürünlerin kullanımını yasakladı ve hükümet bilim adamları bu kararın en az 10 yıl boyunca sürdürülmesi gerektiği konusunda fikir belirttiler.

Gerçek şu ki; biz GDO hakkında fazla birşey bilmiyoruz. İnanın veya inanmayın GDO’lu ürünlerin ilk satışı henüz 20 yıl evveline dayanıyor ( GDO çağımızın en tehlikeli ve yaygın buluşudur ) . Bu yüzden sağlık otoritelerinin geniş kitleler üzerinde GDO’nun zararlarıyla ilgili bilimsel çalışmalar yapmasının henüz mümkün bir yolu yok.

Fakat kesin sonuçlar elde edilmese de GDO üzerine birçok labaratuvar deneyleri var ki kısa vadede bile etkileri açıkca gözlemlenebiliyor.


*** GDO hakkında detaylı bilgi için “GDO’ya Detaylı Giriş” yazımızı okuyabilirsiniz.


GDO’lu ürünlerin tüketilmemesi gerektiğini söyleyen ve her yıl sayıları artan birçok bilimsel çalışma mevcut. Ve bu çalışmalar sonucu dünyanın her yerinden birçok bilim adamı aynı sonuç üzerinde fikir belirtiyorlar.

Eğer birisi size GDO’lu yiyecekleri %100 güvenle tüketebileceğimizi söylüyorsa yanılıyordur. Henüz tam kapsamlı araştırmalar yapılmamış yeni bir sektör üzerine konuşuyoruz. Ayrıca bütün dünyayı organik gıdalarla besleyebileceğimiz gerçeği de rafta dururken GDO’nun gereksiz bir atılım olduğunu da ayrıca düşünmek gerekir.

Buraya kadar okuduklarınız ilginizi çektiyse konuyla alaklı yapılmış bilimsel çalışmalara da göz gezdirmek istersiniz.

1- Anne ve fetüs kanında GDO kaynaklı toksin kalıntıları…

REKLAM
X

Kanada’da yapılan bir araştırmada hamile kadınların ve fetüsün kan hücrelerinde GDO’lu yiyeceklerden kaynaklanan pestisit kalıntılarına rastlandı. Ayrıca kan hücrelerinde Monsanto ( Monsanto‘ya bir önceki yazmızda değinmiştik. Dünyanın en büyük GDO üreticisi. Ayrıntılı bilgi için tıklayın ) firmasının ürettiği GDO’lu mısırlarda bulunan Bt (Bacillus thuringiensis) adlı toksik bir bakteri de bulundu. Bu çalışma 2011 yılında Reproductive Toxicology başlığı altında Castilla-la Mancha üniversitesinin internet sitesinde yayınlandı.

Çevresel etkiler, fetüsün hassaslığı ve potansiyel toksisite ele alındığında plesanta bağı ile fetüse toksik geçiş hakkında daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. Bizim çalışmamız bu bağlamda kadınlarda beslenme, toksikoloji ve üreme ile ilgili yeni bir çalışma alanı ve bakış açısı ortaya koymuştur. Bugün çevrenin kimyasal yapısının jinekolojik bozukluklara etkisi tam olarak bilinmemektedir. Bu yüzden çalışmamız genetiği değiştirilmiş organizma konsantrasyonlarının insandaki etkilerini öğrenerek ileriki çalışmalar için bir köşe taşı oluşturması açısından oldukça önemlidir.

Bu bilimsel çalışmada 30 hamile 30 hamile olmayan kadına ait kan örnekleri incelenmiştir. Ayrıca çalışmada fetüsün kan hücrelerinde xenobiotics ( insanın doğal yapısında üretilemeyen ve normalde bulunmaması gereken kimyasal bileşikler ) kalıntılarına rastlanmıştır. Buna göre GDO’lu bileşikler insanın biyolojik yapısını ve doğal gelişimini olumsuz etkileyebilmektedir.

2- GDO’lu yiyeceklerdeki DNA parçacıkları insan dolaşımına geçebilir

Public Library of Science (PLOS)‘da yayınlanan bir araştırmaya göre GDO’lu yiyeceklerdeki DNA parçacıklarının nedeni bilinmeyen bir şekilde insan kan dolaşımına katıldığı saptanmıştır. Yapılan incelemelerde bu DNA yapılarının insan DNA yapısına göre daha yoğun bir konsantrasyona sahip olduğu belirlenmiştir.

Bu araştırma 1000 farklı insandan alınan kar örnekleri incelenerek yapılmış. Araştırmayı yöneten bilim adamlarının söylediklerine göre normalde yediğimiz hiçbir besindeki DNA parçacıkları kan dolşaımımıza katılamaz ve parçalanmadan serbest olarak gezinemez. Çeşitli yollarla dayanıklılıkları artırılan ve ıslah edilen genler dolaşım yoluyla hücrelerimize ve dokularımıza işleyip kanser riskini büyük ölçüde arttırmaktadır.

3- Gluten kaynaklı hastalıklar milyonlarca kişiyi etkiliyor

Amerika’da Responsible Technology (IRT) ‘de yayınlanan bir araştırmaya göre gluten kaynaklı hastalıklar Amerika’da 18 milyon insanı tehtid ediyor. ( Türkiye’de ise T.C. Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı bir rapora göre bu sayı 150 – 750 bin arasında tahmin ediliyor. ) Araştırmaya göre GDO’lu yiyecekler 5 farklı şekilde gluten hassasiyetini etkileyebiliyor:

  • GDO’lu yiyecekler bağırsak geçirgenliğini arttırıyor
  • Bağırsaktaki bakteri florasını bozuyor
  • Bağışıklık sistemi aktivasyonunu geciktiriyor ve alerjik reaksiyonlara neden oluyor
  • Sindirim sistemini yavaşlatıyor ve sindirim bozukluklarına neden oluyor
  • Bağırsak duvarlarına zarar veriyor

4- GDO’lu mısır; deney farelerinde tümöre neden oldu

Bu madde The Journal of Food and Chemical Toxicology‘nin 2012’de yayınladığı araştırma raporuna göre hazırlanmıştır.

Bu araştırma Fransa’da Caen Üniversitesi‘nde bir grup bilim adamı tarafından yapılmıştır. Ve her zamanki gibi karşımıza Monsanto çıkmıştır. GDO bazlı beslenmenin yaratabileceği uzun vadeli etkileri gözlemleyebilmek açısından bu çalışma Monsanto gibi büyük kuruluşlar açısından her ne kadar kötü görünse de hükümetlerden aldıkları destekler sayesinde hiç tedirgin olmuyorlar. Monsanto’nun Türkiye’de de temsilciliği vardır.

Yapılan çalışmada 20 fareye normal 20 fareye de GDO’lu mısırdan üretilmiş toz yem karışımı verilmiştir. 2 aylık mısır diyeti süresince fareler gözlenmiş ve GDO’lu mısırla beslenen farelerin beyin hücrelerinde anormal değişiklikler görülmüştür. Deney hayvanlarının GDO’lu mısırla beslenen kısmının %38’inin beyninde tümör oluşumları başlanmış, tümünde ise çeşitli davranış değişiklikleri görülmüştür. Ayrıca hayvanlarda uyarılara geç tepki verme, hareketsizlik gibi fiziki değişiklikler de gözlemlenmiştir. Diğer farelerde ise bu durumların hiçbirine rastlanmamış, kilo aldıkları görülmüştür.

5- Glifosat; meme kanseri hücrelerinin büyümesine neden oluyor

Amerika Ulusal İlaç Kütüphanesi’nin yayınladığı bir araştırmaya göre glifosatın endokrin sistemini bozduğu kanıtlanmıştır. ( Glifosat bir tarım ilacıdır ) – Endokrin sistemini etkileyen kimyasallar insanlarda hormonal yapıyı bozan bir etki gösterir –

Glifosat GDO’lu tarım ürünlerinin hepsinde kullanılan bitki ilacı herbisit’in etken maddesidir. Kullanıldığı ortamdaki bütün organizmaların ölmesine sebep olur ve temas ettiği bitkilerin içine nüfuz eder. Sırf bu yüzden glifosat ve türevlerine dayanıklı çeşitli GDO’lu bitkiler de geliştirilmiştir.

Yapılan testlerde glifosfatın meme kanseri hücrelerinin büyümesine yardım ettiği gözlenmiştir.


NOT : GDO’lu yiyeceklerin etkileriyle ilgili yapılan bilimsel araştırmalar oldukça kapsamlı. Bu yüzden yazıyı fazla uzun tutmamak için burada kesiyoruz.
Devamı ileride yayınlanacaktır. Takipte kalın.

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 4 YORUM
  1. Tuba Bekircan dedi ki:

    Yazınızda ne yazık ki çok ciddi yanlışlıklar bulunmaktadır. Okuyunca yorum yazmadan duramadım.
    1)Öncelikle,’GDO’lu yiyeceklerden kaynaklanan pestisit kalıntılarına’ demişsiniz. GDO da pestisit kalıntısı olmaz zaten GDO ‘nun çıkış sebeplerinden biri pestisitle mücadelenin azaltılmasıdır. çünkü hale hazırda su gibi kullanılan kimyasallar çok ciddi cevre kirliğine yol açmakta ve insan sağlığını olumsuz etkilemektedir.
    2) Ayrıca şöyle bir ifadeniz mevcut’ GDO’lu mısırlarda bulunan Bt (Bacillus thuringiensis) adlı toksik bir bakteri de bulundu’. GDO lu ürünlerde Bacillus thuringiensis bakterisi bulunmaz onadan izole eden toksin geni bulunur. insan için toksik özellikte değildir. sadece çok az kişide alerjen özellik gösterdiği saptanmıştır. Zaten Bacillus thuringiensis bakterisi biyolojik mücadele kapsamında tarlalara serpilmektedir. GDO dan önce de mevcuttu yani.
    3) ‘Kullanıldığı ortamdaki bütün organizmaların ölmesine sebep olur ve temas ettiği bitkilerin içine nüfuz eder.’ ifadesin de de sıkıntılar bulunmaktadır. örneğin herbisit etkisini göstersin diye müdahale edilen bazı yabancı otlarda herbisite dayanıklılık göstermiştir. yani yazıldığı kadar ölümcül değildir.
    uzun lafı kısası GDO nun araştırma aşamasında olduğu kabul edilmelidir. tabi ki yan etkileri mevcuttur. ancak kimyasal kirleticilerden kurtulmak, hammadde üretimini arttırmak, mevcut sistemde bulunmayan özellikleri ile tedavi amaçla kullanımı gibi pek çok avantajı bulunmaktadır. gelişen teknolojiye ve çağın gereksinimlerine ayak uydurup, böylesi bir yeni bir alanı tamamen kötümser bir yaklaşımla anlatmanızı açıkcası yanlış buluyorum.

    1. murad ali demir dedi ki:

      monsantonun gdo lu yetiştirdigi mısıra raundop atılıyor otlar ölüyor gdo lu mısıra bişey olmuyor dolayısıyla pestisit kalıntısı mevcut

  2. İshak Topbaş dedi ki:

    çok güzel bir yazı olmuş teşekkürler.

  3. Mustafa Seki dedi ki:

    Teşekkürler.
    Çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Devamını bekliyoruz. Uğraşılmış, araştırılmış, elinize sağlık.

BİR YORUM YAZ