Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar

  • 09 Ekim 2016
  • 145 kez görüntülendi.
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar

Sağlık hepimizin temel bir ihtiyacı,haklı bir talebidir. Sağlıklı yaşamayı talep eden birinin, öncelikle sağlığı için neyin faydalı, neyin zararlı olduğunu bilmesi gerekir. Benim de burada sizlere değinmek istediğim konu son günlerde adına sıkça rastladığımız GDO.

Peki ya nedir bu GDO?

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar kısa adı ile GDO genetik mühendisliğinin çeşitli tekniklerle kalıtsal değişikliğe uğrattığı organizmalardır. 1970’li yıllarda nüfusun hızla artması ve besin kıtlığının ortaya çıkması ile birlikte buna çözümler aranmaya başlanmıstır. 1972 yılında Paul Berg ilk kez genetiği değiştirilmiş rekombinant DNA molekülü üretmiştir. 1973 yılında ilk kez genetiği değiştirilmiş bir bakteri yaratılmıştır. 1978 yılında Herbert Boyer tarafından kurulan bir şirket “escherichia coli bakterisinin” genetik manipülasyon yoluyla, insülin üreten bir türünü yarattığını açıklamıştır.

Bunu izleyen yıllar içerisinde genetiği değiştirilmiş mısır ve soya üretilmiş böylelikle GDO hayatımızın bir parçası yapılmıştır. Siz ne kadar ciddiye alırsınız bilmem ama önümüzdeki yıllarda GDO; önüne geçilemeyecek bir tehlike olacak kanısındayım. Çünkü GDO içeren ürünün poleni GDO içermeyen bir bitkiye taşınabilir. Böylelikle siz ne kadar doğal yolla yetiştirdim deseniz de yetişen ürün bu yeni geni almış olur. Ve bu ürün kimyasal ilaçlara oldukça dayanıklı olduğundan bir sonraki yıllar kontrol altına alınması oldukça zor olabilir.

Bu tehlikeye karşı en kısa zamanda daha fazla bilinçlenilmeli.

GDO’nun öngörülen olası tehlikeleri

 

  • GDO içeren bir ürünün poleni GDO içermeyen bir bitkiye taşınabilir, böylelikle geleneksel olarak yetişen ürün bu yeni geni alabilir. (Rieger et al 1999)
  • Kimyasal ilaçlara dayanıklı bir GDO’nun poleni melezleme suretiyle bir yabancı ot tohumuna geçebilir ve bu geni alan bitki de kimyasal ilaçlara dayanıklılık geliştirebilir (Rieger et al 1999)
  • Kimyasal ilaçlara dayanıklı genetiği değiştirilmiş ürünler bir sonraki yıl da çıkabilir. Ve kültürel olarak kontrol edilmeleri zor olabilir.
  • Böcekler (örneğin böcek ilaçlarına dayanıklı) genetiği değiştirilmiş bir organizmadaki genlere karşı bağışıklık kazanabilirler. (örneğin Bit içeren pamuk)
  • Genetiği değiştirilmiş bitkiler toprak içinde bulunan doğal canlı yaşama zarar verebilir, böylece besin döngüsünü sona erdirebilir
  • GDO’lu ürünler yeterli kadar besleyici olmayabilir ve hazmı zor olabilir.
  • Genetiği değiştirilmiş organizmaların toksik, alerjik, teratojenik (anne karnında maruz kalan bebekte görülen yapısal anomaliler) zararları olabilir.
  • Çeşitli devletlerin denetimindeki bilimciler gen aktarımı yoluyla şimdiye dek yeryüzünde ilk kez meydana gelen yüzlerce yaratık meydana getirmişlerdir. Dolayısıyla istenmeden de olsa, insan türünü yok edecek bir mikroorganizma ya da bir türün yaratılmasına yol açılabilir.
  • Önceleri biyoteknolojinin özellikle tarım ürünleri konusunda büyük gelişmeler sağlayarak dünyada açlığın giderilmesinde devrim yaratacağı müjdesi veriliyordu; fakat günümüzde genetik mühendisliği, özellikle biyoteknoloji üniversitelerden özel şirketlere geçmiş ve bunlar büyük maddi kazanç getirecek başka çalışmalara yönelmiş durumda bulunmaktadırlar.
  • Yeni yapılan araştırmalar GDO ile beslenen hayvanlarda organ problemleri ortaya çıktığını ortaya koymuştur. GD mısır ve soya fasülyesi ile 90 gün süreyle beslenen farelerde karaciğer ve böbrek zehirlenmeleri ortaya çıkmıştır.

Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Geneti%C4%9Fi_de%C4%9Fi%C5%9Ftirilmi%C5%9F_organizmalar

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ