Hazır Gıda Satın Alırken Dikkat Etmemiz Gerekenler

  • 21 Şubat 2016
  • 111 kez görüntülendi.
Hazır Gıda Satın Alırken Dikkat Etmemiz Gerekenler

Merhabalar Gıda Bilinci Okuyucuları.Bu yazımda sizlere;Hazır bir ürün satın alırken biz tüketicilerin katkı maddeleri hususunda dikkat etmemiz gereken hususlardan bahsedeceğim.

Öncelikle bir çok gıdanın sağlıklı olarak saklanması ve tüketilmesi için  koruyucular ve antioksidanlar gibi gıda katkı maddelerinin kullanılması gereklidir.Dolayısıyla gıda katkı maddeleri izin verilen miktarlarda kullanılırsa,gıdaların bozulmasını önleyerek besin zehirlenmelerinden korumaktadır.Ayrıca gıda katkı maddeleri bunların haricinde:

  1. Gıdada lezzet kayıplarını önlemek
  2. Gıda çeşitliliğini sağlamak
  3. Gıdanın rengini çekici hale getirmek
  4. Gıdanın raf ömrünü uzatmak gibi nedenlerden ötürü kullanılmaktadır.Bazı üretici firmalarda maalesef,hile ve ticari amaçlı kullanılıyor.

 


Peki Yapacağımız Alışverişlerde Nelere Dikkat Etmeliyiz ?

İlk Olarak

Değerli Okuyucular,

  • Şüpheli yada anlayamadığımız gıda katkı maddelerini üretici firmaya sormalıyız.Şüphesiz ki en doğru cevabı onlar verecektir.
  • Ambalajsız,içinde ne olduğu bilinmeyen açıktan ve etkisiz gıda maddelerini satın almamalıyız.
  • Gıdanın etiketinde Tarım Ve Köyişleri Bakanlığının izni kontrol edilmelidir.Üretim izni almış ürünler denetlenmiş ürünler anlamına gelmektedir.
  • Teknoloji çağında yaşıyoruz,bütün kolaylıklara anında ulaşabilecek hızdayız.Aslında bu iyi bir şey 🙂 Fakat gıda maddeleri üretirken de aynı kolaylığı istiyoruz.Birde şu açıdan düşünelim: Her zaman hazır gıdalar ile beslenmek doğru mu ? Sizde farkındasınız ki bir çok ürün evde yapılabilir ve tüketilebilir. Bir düşünün derim.. 🙂
  • Bir sonra ki maddede de bahsettiğim;Gıda Katkı Maddelerine Alerjisi Olan Tüketiciler, bu maddelerin açık ismini ve E Numarasını yazılı olarak yanınızda bulundurmalı,alışveriş ve restoranlarda bu katkı maddelerine dikkat etmelisiniz.
  • Ambalajların üzerinde ki  “İçindekiler” Listesi ve gıdanın raf ömrü yani “Son Kullanma Tarihine” mutlaka bakmalıyız.Bir çok insandan konuyla alakalı şu sözleri duyuyorum:

-“Dikkatsiz bir anıma denk geliyor.”

REKLAM
X

-“Bu kadar içindekiler listesini kim okuyacak şimdi”

  • Eğer konu yediğim besinler yani,beden ve ruh sağlığımızı doğrudan etkileyen,tükettiğimiz besin maddeleri, olunca tembellik etmemeliyiz.Belki ürünün içinde bulunan bir katkı maddesine alerjimiz olabilir,farkı fark etmeli,bilinçli tüketici olmalıyız.

-“Burası büyük bir alışveriş merkezi son kullanma tarihi geçen ürünleri raflara koyacak halleri yok ya !”

  • Tüketici bilinçli olmalı ve hakkını aramalıdır.Bilinçli tüketici hem üreticiyi hem üreticiyi doğru katkı maddeleri kullanmaya hem de devleti etkin kontrol yapma daha duyarlı hale getirecektir..
  • KISACA BAZI ZARARLI KATKI MADDE KODLARI
  • ŞÜPHELİ KATKILAR
    E-125, 41, 150, 153, 171, 172, 173, 240, 241, 477, 605  e220, 221, 222, 223, 224, 338, 339, 340, 341, 460, 461,  466, 407 (mide ve bağırsak hastalıkları)
    E-200 (vücuttaki vitamin b12’yi yok ediyor)
    E-250, 251, 320, 321 (kalp hastalıkları, damar sertlikleri ve tıkanıklıkları)
    TEHLİKELİ KATKILAR
    E-102, 120, E-311, 312 (nörolojik hastalıklar)
    KANSEROJEN KATKILAR
    E-102, 110, 123, 124, 131, 142, 210, 211, 213, 214, 215, 216, 217
    örneğin E-211-sodyum benzoat ketçaplarda bulunmaktadır.  E-123,110  ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Rusya, Japonya ve daha bir çok ülkede yasaklanmıştır. Fakat ülkemizde renkli draje çikolatalarda ve kaymaklı bisküvilerde kullanılmaktadır.

Hem alacağımız ürünleri son kullanma tarihine bakarak almaya özen gösterirsek,bir süre sonra alışkanlığa dönüşüyor ve çoğu zaman            kendinizi iki kez kontrol ediyor olarak bulacaksınız 🙂 “Yok Artık” dediğinizi duyuyor gibiyim.Deneyen biri olarak yazıyorum.Sizinde                çok merak ettiğinizi biliyorum.Bir deneyin bence kaybetmeyip, kazanırsınız 😉



 

Değerli Tüketiciler;

Okuduğunuz için teşekkür ederim.Umarım hepimiz adına faydalı bir yazı olmuştur.

Hoşçakalın…

 

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 4 YORUM
  1. EDA EROĞLU dedi ki:

    Sevgili meslektaş adayım, öncelikle 2016’da yazılan bu yazıda Tarım Ve Köyişleri Bakanlığı diye verdiğiniz adres 2010 yılından beri Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığıdır. Bu bakanlığında gıda işletmelerine İşletme Kayıt Numarası ve İşletme Onay Numarası olmak üzere iki farklı numara verdiği bilgisini de atlamayalım. Gelelim E kodları meselesine; sizlerin de iyi bildiğiğ/bileceği gibi e kodları European Code olarak kalite takip ve yönetim sistemlerinde sağlanması gereken dil birliğini sağlamak amacı ile
    tüm katkı maddelerine verilen bir koddur. Ve bu katkı maddeleri Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), Gıda Katkı Maddeleri Ortak Uzman Komitesi (JECFA) ve Türk Gıda Kodeksi tarafından kimyasal kompozisyonlarından tutun da, beslenme üzerine etkileri dahil her konuda incelenmeleri yapılmış, lethal dozları belirlenmiş ve kullanım miktarları sınırlanmıştır. Bkz: sehir_efsaneleri Buraya yazdığınız ve yazmadığınız her kelimenin sorumluluğunu yapılan her arama motoru taramasında hissetmeniz gerekir. Çünkü okuduğunuz okuldan mezun olduğunuzda bunu kabul etmiş global ve ulusal bir mevzuatla karşı karşıya gelip, üretecekseniz de satacaksanız da bu mevzuata uygun hareket etme zorunluluğunuz var. Bu maddeleri şu an salt kanserojen veya toksik diye lanse ederken önce kabul gören bilimsel araştırmalarını yapmanız veya deneysel çalışma sonuçlarınızı buraya eklemeniz gerekiyor. Bilim insanları bu şekilde görüş beyan etmeliler. İnsan sağlığına karşı olan iyi niyetli hassasiyetinizi taktir edilmeli fakat, bilgilendireyim derken bilgi kirliliği de yaratmamamız gerekir.

    1. Emir Kaboğlu dedi ki:

      Eda hanım yorumunuza katılıyoruz dikkat edilmesi gereken bir nokta var bu gıdalar zararlı değilse neden ADI değerleri var biz zaten normal kullanımda bir zararı olmayacak aşırı fazla kullanıldığı taktirde bu zarar ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Evet cips yerden alınan msg zararlı değil fakat bunun aşırı tüketimi zararlı olacaktır. Eğer böyle olmasa herkes istediği katar kullanılır örgütler ADI değeri belirlemezdi.

      1. EDA EROĞLU dedi ki:

        Emir Bey haklısınız tabii ki bu maddelerin kabul edilebilir günlük alım miktarı (ADI) var. Ama mesela E330 Sitrik Asit ki kendisi bildiğimiz limon asididir. ADI değeri yok belki ama onun da günlük alım miktarı sınırlı. Mesela C vitamini. Özellikle çocuklarda belirli bir konsantrasyonun üzerinde böbreklerde kristalize olup, nefron hasarına sebebiyet veriyor, onun da bir günlük alım miktarı var. Daha bilindik bir örnek; günlük 700 mL’den (ortalama 3 fincan) fazla ada çayı veya biberiye çayı tüketirseniz tansiyonunuz gün sonunda ortalama 16/8’i bulacaktır, hatta etken farklı bir rahatsızlığınız varsa beyin kanaması riski bile doğurabilir. Şimdi ada çayına kalp ve damar rahatsızlığı yaratır mı diyelim?

        Tartışmalı bir husus: şarküteride kullanılan nitrit/nitrat tuzları. Sizce bu tuzları kullanmadan Afyon’da üretilen bir sucuğun Temmuz ayında İskenderun’da tüketilme ihtimali var mı? Soğuk zincir taşıma ile dahi rafta kaldığı 2. gün kokuşma meydana gelecektir. Bir de bunu tonlarca ürüne vurun. O zaman farklı bir alternatif: kendi mandıramızı, besi çiftliğimizi kurabiliriz -ki bunu desteklerim- fakat yine de kitlesel beslenmeye uygulanabilecek bir yöntem değil. Bir gıda mühendisi işin sosyo-ekonomik yönlerini de düşünmek zorundadır.

        Bizim görevimiz şunu anlatmak olmalı; kaç paket cips yendiğinde bu değer aşılmış olur? Kaç bardak portakal suyu içersek böbrek kanallarımız risk altına girer? Kaç gram üstü sucuk deri döküntülerine sebep olur? Dert ile deva arasındaki fark dozdur. Eğer bir ülkenin yasası doz aşımı zararlı bir konuda dünya ile uyuşan, yaşam koşullarını bilimsel verilerle kolaylaştıran bir takım limitler koydu ise uzman/uzman adayları olarak bize düşen görev, üreticiler tarafından bu sınırların korunduğundan emin olmak, tüketicileri de bu sınırlar hakkında bilgilendirmektir.

      2. Emir Kaboğlu dedi ki:

        Haklısınız tabi ki bazı şeylerin kaçınılmaz katılması gerekiyor. 2016 yılındayız mecbur olarak kullanılması gereken şeyler var çünkü Dünya nüfusu kalabalık zaten bir gıdanın organik üretimi vesayire gıda savaşlarına sebep olabilir.Seri üretim şart. Amacımız zararı mümkün olanın en altına düşürmek.Mangalın zararlı olduğunu yazdık fakat mangal tüketmeyin diyemeyiz ki bu dediğimizi kimse uygulamaz.Amacımız bu katkıları en az kullanmak,alternatif varsa kullanmamak,biz zaten bir çok gıdadan korucu maddeleri almaktayız.Şahsi görüşüm bu şekildedir.Zira GDO da zararlı bir yönü ispatlanamadı.Zararlı bir yönü olduğunu da bende düşünmüyorum. Fakat mümkün olan şekilde GDO suz gıda tüketmeyi tercih ederim. Bilmem anlatabildim mi? Dediğiniz gibi size katılıyorum bazı şeyler için Dünya nüfusu çok kalabalık. Bence tüm sorun bu.

BİR YORUM YAZ